Omurilik Yaralanmaları

Omurilik yaralanmalarında tedavinin amacı sekonder yaralanmayı azaltarak nöron kaybını ve buna bağlı gelişen nörolojik fonksiyon kaybını en aza indirgemektir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki; travma sonrası lezyon seviyesini geçerek, distalde fizyolojik bağlantılarını sürdüren %5-10 kortikal nöron, hastaya istemli hareketlerinin korunmasında önemli bir avantaj sağlamaktadı.Bu hedefleri gerçekleştirmek doğrultusunda uygulanan tedaviler başlıca; temel destek tedavileri, nöron koruyucu tedaviler ve cerrahi tedavi olarak sınıflandırılabilir. Herhangi bir tedavinin etkinliği ancak iyi yapılmış laboratuvar ve klinik çalışmalarla ortaya konabilir.Buna göre; kanıt derecesi I: düzgün, iyi planlanmış, randomize, kontrollü klinik çalışma; kanıt derecesi II: prospektif, kontrol gruplu fakat randomize olmayan klinik çalışma; kanıt derecesi III ise olgu sunumları ve uzman görüşleri olarak sınıflandırılmıştır.

Nörolojik defisitlerin düzeltilmesine yönelik farmakolojik tedavi henüz deneysel aşamada bulunmaktadır. Bu hasta grubuna mevcut durumlarına uyum sağlamalarına yardımcı olan rehabilitasyon tedavisi uygulanmaktadır.

Sekonder yaralanmayı en aza indirgemek için alınacak bazı klinik önlemler vardır. Bunlar başlıca; taşikardi ve bradikardinin kontrol altına alınarak kalp hızının 50-120 atım/dakika arasında tutulması, vücut ısısının 38°C altında olması, hipokseminin önlenmesi gibi temel yaşam bulgularının normal hale getirilmesine yönelik önlemlerdir. Bu önlemler aslında D. Miller tarafından kafa travmalarının tedavisinde de dikkat edilmesi gereken klinik önlemlerin bir kısmını oluşturmaktadır. Nöronları korumak amacıyla özellikle sekonder yaralanmanın farmakolojik tedavisinde deneysel bazda çeşitli farmakolojik ajanlar üzerinde çalışılmıştır. Sekonder omurilik yaralanmasının tedavisinde kullanılacak farmakolojik ajanın, bu yaralanma sırasında yaralanmaya yol açan aktif yollardan en az birisini bloke etmesinin, örneğin lipid peroksidasyonu durudurarak veya serbest radikalleri ortamdan uzaklaştırarak yaralanma etkilerini en aza indirebileceği hipotezinden yola çıkılmış ve bu amaçla metilprednizolon sodyum suksinat, nalokson, melatonin, TRH v.b ajanlar kullanılmıştır.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.